30 Ekim 2013 Çarşamba
29 Ekim 2013 Salı
EDEBİYAT HAKKINDA HER ŞEY...: "Bir okyanus oldu gözlerin bende....
EDEBİYAT HAKKINDA HER ŞEY...: "Bir okyanus oldu gözlerin bende
gözlerine bakıp d...: "Bir okyanus oldu gözlerin bende gözlerine bakıp duruyor ve kayboluyorum okyanusların da açılamıyorum daha derinlere, hap...
gözlerine bakıp d...: "Bir okyanus oldu gözlerin bende gözlerine bakıp duruyor ve kayboluyorum okyanusların da açılamıyorum daha derinlere, hap...
22 Ekim 2013 Salı
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN SEVGİLİM
Sevgilim, Aşkım, Özüm.... İyi yanım, diğer yanım, canımın canı, yüreğimin parçası.. ince sızım, en güzel acım, limanım, fenerim, yolum, suyum, cennetim.. Sen aklının alamayacağı HERŞEYİM oldun.. ve bu yüzden hem bugünüm hem yarınımsın.. Belki sana sarılamayacak, tenini tenimde hissedemeyecek kadar uzak olabilirim.. ama bana öyle bir duygu yaşatıyorsun ki !! uzaklıkları yakın, yokluğunu ise varlığa döndürüyorsun.. zihnimde ne ölüm korkusu var ne de gelecek kaygısı... bütün yüklerimden arındım ve tek yoğunluğum sana olan AŞKIM...
Böyle yaşıyor ve yaşatıyorum seni içimde, Sesini duyduğumda nefesim daralıyor ve susuyorum.. Konuşmak istemediğimden değil, sözcükler senin karşında anlamını yitiriyor.. dilim lal, bedenim vav oluyor..
Bir tek isteğim var hayattan, aşırı aşk insanı öldürür mü? bilmiyorum ama ben ikimiz için yaşamak istiyorum.. Sevgilim, İyi ki doğdun, doğum günün kutlu olsun...
SENİ SEVİYORUM...ÇOK SEVİYORUM... HASRETİN YÜREĞİMİ DAĞLIYOR..
17 Ekim 2013 Perşembe
Ölüm gibi inen bir sessizlikte ortamı birinin bozması gerekir ki bu genelde kadın olur...ama bu sefer iş erkeğe düşmüştü..
- Hissettin mi artık zaman ve mekan yok,yalnız ikimiz varız..
Latife fısıldayarak cevap verir..
- Hayır ikimiz yokuz, sen varsın, yalnız sen varsın..
- peki Latife sen yok musun?
- Ben senin içinde yok oldum.. !!!
- Hissettin mi artık zaman ve mekan yok,yalnız ikimiz varız..
Latife fısıldayarak cevap verir..
- Hayır ikimiz yokuz, sen varsın, yalnız sen varsın..
- peki Latife sen yok musun?
- Ben senin içinde yok oldum.. !!!
RUH EŞİ
Bütün hayat boyunca birbirinizi aradığınız duygusu.
Diğerinin varlığından kaynaklanan derin bir rahatlama ve içsel tatmin olma hali.
Son görüşmeden ya da son temas kurmadan sonra geçen zamandan bağımsız olarak, hissedilen kesintisiz bir devamlılık duygusu.
Arada ayrılığa, zamana, uzaklığa hatta ölüme bile dayanacak bir bağ olduğuna güven ve inanç.
Neredeyse tamamen benzer bir şekilde gerçek benliklerin karşılıklı olarak bilindiği, anlaşıldığı ve değer gördüğüne dair sarsılmaz bir inanç. Dünyaya aynı perspektiften bakmak.
Birbirinin düşüncelerini esrarengiz bir şekilde algılama ve birbirine yansıtma ve istemeden de diğerinin duygularını deneyimleme.
Diğerinin varlığından kaynaklanan derin bir rahatlama ve içsel tatmin olma hali.
Son görüşmeden ya da son temas kurmadan sonra geçen zamandan bağımsız olarak, hissedilen kesintisiz bir devamlılık duygusu.
Arada ayrılığa, zamana, uzaklığa hatta ölüme bile dayanacak bir bağ olduğuna güven ve inanç.
Neredeyse tamamen benzer bir şekilde gerçek benliklerin karşılıklı olarak bilindiği, anlaşıldığı ve değer gördüğüne dair sarsılmaz bir inanç. Dünyaya aynı perspektiften bakmak.
Birbirinin düşüncelerini esrarengiz bir şekilde algılama ve birbirine yansıtma ve istemeden de diğerinin duygularını deneyimleme.
Sessizlikte rahatlık bulma, kelimeler olmadan zihinlerin birbirini sarması.
Birbirini kandıramama, manipüle edememe…. Zaman zaman huzursuzluk ve aynı zaman da heyecan getiren, kaçınılmaz bir incinirlik, gizlenememe, savunmasız kalma durumu…
Ne zaman istese ve ihtiyaç duyulsasa kolayca sağlanabilen, duygusal bariyerlerin olmadığı derin bir samimiyet. Diğer insanları dışlama eğilimi, çok fazla yalnız kalmanın getirdiği aşırı yüklenme ve tükenme eğilimi.
Ya garip bir şekilde çatışmadan kaçınma ya da toksik ruh eşlerinde benzerliklere dayalı ya da karşı konulmaz bir şekilde birbirine çekilmeye rağmen bu benzerlikleri inkar etmeye dayalı içsel bir çatışma.
Rasyonel bir şekilde açıklanması imkansız tuhaf bir ortaklık duygusu. Buna yüksek oranda tesadüfler eş zamanlılık ve diğer benzer şeyler de eşlik edebilir.
İlişkinin niteliklerini ve önemini diğer insanlara tarif etmekte güçlük çekme. Diğer insanların ilişkinin özünü anlayamasalar bile ilişki konusunda farkındalık ve tepkiye sahip olması.
Bir ya da birden fazla ruh eşiyle daha olgun yaşta karşılaşma olasılığı. Daha ileri bir yaşta deneyimlenen bir ruh eşi ilişkisinde ilişkiyi yürütmek için duygusal olgunluk olasılığının yüksek olması.
Ruh eşinizi kendinizi ‘evinizde’ hissettiğiniz yerlerde bulma olasılığınızın artması.
Ruh eşi deneyiminin iki insan arasındaki benzerliklerinin derinliğin ve karmaşılıklığının artmasıyla daha da derinleşmesi ve sürmesi.
AYNI KLANDAN OLMAK!..
Aynı klandan olma nitelikleri benzerlikler arttıkça artar.
Bu duygu özellikle hem içsel hem de dışsal ortaklıklar varsa çok daha fazla kuvvetlenir.
DIŞ BENZERLİKLER….
Aynı cinsiyet, yaş, etnik özellikle ya da diğer fiziksel özellikler…
Benzer dini eğitim, gidilen okullar, büyütülen yerler ya da kültürde, geçmişte ya da tarihte benzer özellikler…
Aynı aile uğraşları, ilgileri, ev seçimi, boş zaman uğraşları, benzer hayat biçimi seçimleri…
Benzer iş projeleri, iş yetenekleri, kariyer amaçları ya da diğer benzer işyeri özellikleri…
İÇSEL BENZERLİKLER…
Aynı mizah duygusu, benzer şeyleri sevmek ve sevmemek, yakınlık, obsesyon ya da stilde, karakterde ve kişilikte diğer benzer tutumlar…
Değişimlere, krizlere, yeni fikirlere, kararlara, problem çözmeye ve diğer meydan okuyan faktörlere benzer şekilde yaklaşma.
Aynı düzeyde rekabet duygusu, amaç, risk alma, mükemmeliyet talebi, büyük düşünme ya da iş ya da kariyerde benzer tutumlar…
Aynı felsefik, politik ve ruhsal inançlar, diğer değerler, amaçlar ve hayattaki öncelikler…
RUH EŞİ OLMAYAN GELENEKSEL ÇİFTLERİN ÖZELLİKLERİ…
Zamanla yitirilen romantizm…
Bilinçli olarak seçilmiş ve düzenli olarak yenilenmesi gereken bir taahhüt duygusu…
Bazı tutumların değişmesini isteme, bazı kusurlara gönülsüzce razı olma…
Birbiriyle iletişimi anlama ve öğrenme ihtiyacı…
Partnerinde bilinmeyen bir şey olduğunu hissetme ve bazı şeyleri söylememeyi tercih etme…
Ana sorunlarındaki anlaşmazlıkların ciddi tartışmalara dönüşmesi.
Kıskançlık ve güvensizlik potansiyeli…
Ortaklıkları keşfetmeye ve ortaya koymaya karşı bir direniş, birliktelik izin zaman koyma…
Seksin yakınlaşma için kullanılması, zaman zaman meydana gelen birlik duygusunun seks sırasında yakalanması…
RUH EŞLERİ…
Aşk duygusunun zamanla artması ve derinleşmesi…
Birlikte olmanın kaçınılmaz bir sonuç, inkar edilemez bir hal olduğunun kabul edilmesi.
Kusurlar dahil olduğu gibi değer ve kabul etme ve görme.
Çaba harcamaksızın bir iletişim, anlayış ve altıncı duyuyla algılama…
Her iki tarafın da içsel olarak gerçeğin saklanamayacağını, önlenemeyeceğini bilme duygusunu hissetmesi.
Sayısı fazla olmayan temel anlaşmazlıkların sadece eğlence amaçlı tartışılması..
Kimsenin rekabet edemeyeceği derin bir bağın varlığı.
Farklılıklara saygı gösterme, bu farklılıkları ayrı yaşama konusunda zaman tanıma.
Seks sırasında akışta hissedilen kesintisiz bir ‘birlik’ duygusu.
Birbirini kandıramama, manipüle edememe…. Zaman zaman huzursuzluk ve aynı zaman da heyecan getiren, kaçınılmaz bir incinirlik, gizlenememe, savunmasız kalma durumu…
Ne zaman istese ve ihtiyaç duyulsasa kolayca sağlanabilen, duygusal bariyerlerin olmadığı derin bir samimiyet. Diğer insanları dışlama eğilimi, çok fazla yalnız kalmanın getirdiği aşırı yüklenme ve tükenme eğilimi.
Ya garip bir şekilde çatışmadan kaçınma ya da toksik ruh eşlerinde benzerliklere dayalı ya da karşı konulmaz bir şekilde birbirine çekilmeye rağmen bu benzerlikleri inkar etmeye dayalı içsel bir çatışma.
Rasyonel bir şekilde açıklanması imkansız tuhaf bir ortaklık duygusu. Buna yüksek oranda tesadüfler eş zamanlılık ve diğer benzer şeyler de eşlik edebilir.
İlişkinin niteliklerini ve önemini diğer insanlara tarif etmekte güçlük çekme. Diğer insanların ilişkinin özünü anlayamasalar bile ilişki konusunda farkındalık ve tepkiye sahip olması.
Bir ya da birden fazla ruh eşiyle daha olgun yaşta karşılaşma olasılığı. Daha ileri bir yaşta deneyimlenen bir ruh eşi ilişkisinde ilişkiyi yürütmek için duygusal olgunluk olasılığının yüksek olması.
Ruh eşinizi kendinizi ‘evinizde’ hissettiğiniz yerlerde bulma olasılığınızın artması.
Ruh eşi deneyiminin iki insan arasındaki benzerliklerinin derinliğin ve karmaşılıklığının artmasıyla daha da derinleşmesi ve sürmesi.
AYNI KLANDAN OLMAK!..
Aynı klandan olma nitelikleri benzerlikler arttıkça artar.
Bu duygu özellikle hem içsel hem de dışsal ortaklıklar varsa çok daha fazla kuvvetlenir.
DIŞ BENZERLİKLER….
Aynı cinsiyet, yaş, etnik özellikle ya da diğer fiziksel özellikler…
Benzer dini eğitim, gidilen okullar, büyütülen yerler ya da kültürde, geçmişte ya da tarihte benzer özellikler…
Aynı aile uğraşları, ilgileri, ev seçimi, boş zaman uğraşları, benzer hayat biçimi seçimleri…
Benzer iş projeleri, iş yetenekleri, kariyer amaçları ya da diğer benzer işyeri özellikleri…
İÇSEL BENZERLİKLER…
Aynı mizah duygusu, benzer şeyleri sevmek ve sevmemek, yakınlık, obsesyon ya da stilde, karakterde ve kişilikte diğer benzer tutumlar…
Değişimlere, krizlere, yeni fikirlere, kararlara, problem çözmeye ve diğer meydan okuyan faktörlere benzer şekilde yaklaşma.
Aynı düzeyde rekabet duygusu, amaç, risk alma, mükemmeliyet talebi, büyük düşünme ya da iş ya da kariyerde benzer tutumlar…
Aynı felsefik, politik ve ruhsal inançlar, diğer değerler, amaçlar ve hayattaki öncelikler…
RUH EŞİ OLMAYAN GELENEKSEL ÇİFTLERİN ÖZELLİKLERİ…
Zamanla yitirilen romantizm…
Bilinçli olarak seçilmiş ve düzenli olarak yenilenmesi gereken bir taahhüt duygusu…
Bazı tutumların değişmesini isteme, bazı kusurlara gönülsüzce razı olma…
Birbiriyle iletişimi anlama ve öğrenme ihtiyacı…
Partnerinde bilinmeyen bir şey olduğunu hissetme ve bazı şeyleri söylememeyi tercih etme…
Ana sorunlarındaki anlaşmazlıkların ciddi tartışmalara dönüşmesi.
Kıskançlık ve güvensizlik potansiyeli…
Ortaklıkları keşfetmeye ve ortaya koymaya karşı bir direniş, birliktelik izin zaman koyma…
Seksin yakınlaşma için kullanılması, zaman zaman meydana gelen birlik duygusunun seks sırasında yakalanması…
RUH EŞLERİ…
Aşk duygusunun zamanla artması ve derinleşmesi…
Birlikte olmanın kaçınılmaz bir sonuç, inkar edilemez bir hal olduğunun kabul edilmesi.
Kusurlar dahil olduğu gibi değer ve kabul etme ve görme.
Çaba harcamaksızın bir iletişim, anlayış ve altıncı duyuyla algılama…
Her iki tarafın da içsel olarak gerçeğin saklanamayacağını, önlenemeyeceğini bilme duygusunu hissetmesi.
Sayısı fazla olmayan temel anlaşmazlıkların sadece eğlence amaçlı tartışılması..
Kimsenin rekabet edemeyeceği derin bir bağın varlığı.
Farklılıklara saygı gösterme, bu farklılıkları ayrı yaşama konusunda zaman tanıma.
Seks sırasında akışta hissedilen kesintisiz bir ‘birlik’ duygusu.
kaynak: http://www.soulsofthemoon.com
RUH EŞİMSİN, HERŞEYİMSİN
Bu şarkım bir tek sana öyle iyi geldinki ruhuma
Yorgun umutsuzdum gerçek aşkı buldum kollarında
Hiç birşey hayal değil yanımda sen olunca
Senden başka senden başka kimim var söyle bana dünyada
İki damla gözyaşına feda olsun herşeyim uğruna
Senden başka senden başka kimim var söyle bana dünyada
Ruh eşimsin, herşeyimsin ömür boyu bitmesin bu rüya
Hiç birşey hayal değil yanımda sen olunca
Senden başka senden başka kimim var söyle bana dünyada
İki damla gözyaşına feda olsun herşeyim uğruna
Senden başka senden başka kimim var söyle bana dünyada
Ruh eşimsin her şeyimsin ömür boyu bitmesin bu rüya
SENİ SEVİYORUM
Seni seviyorum
Sevmek suçsa eğer suçumu kabul ediyorum
Nefesimi nefesinde soldurmak istiyorum
Dalıp gitiğim gözlerinide yüreğimi ısıtıyorum
Hüzünlerin yok olduğu aşkınla doluyorum
Seni seviyorum
Avazım çıktığı kadar dünyaya haykırıyorum
Elerinden tutarak seninle bulutlara koşuyorum
Aşkın her şeye değer seni ölümüne seviyorum
Uykusuz gecelere seninle meydan okuyorum
Seni seviyorum
Sevdanla çılgınların en büyüğü olmak istiyorum
Her güne yeniden doğmak sevdanla yanmayı diliyorum
Bin yıl geçse de her anım seninle tükensin diyorum
Sana giden yolda ben kanatlanıp sana uçuyorum
Seni seviyorum
Senin olmadığın zamanlara dargınım yokluğunda üşüyorum
Uzaklarda sanma beni bir nefes kadar seni sende yaşıyorum
Bak yanımdasın sen kalbimde değil kalbimsin seni seviyorum
Ben senile sende yaşayıp son nefesimde gözlerine gömülmek istiyorum
Biliyorum aşkımı anlatmaya ne sözler nede bu kelimeler yeter
Bildiğim tek şey
Ömrümün sonuna kadar
Seni seviyorum diyebilmek istediğim
Seni seviyorum seni çok seviyorum
Alıntı: HASAN DAĞ
Sevmek suçsa eğer suçumu kabul ediyorum
Nefesimi nefesinde soldurmak istiyorum
Dalıp gitiğim gözlerinide yüreğimi ısıtıyorum
Hüzünlerin yok olduğu aşkınla doluyorum
Seni seviyorum
Avazım çıktığı kadar dünyaya haykırıyorum
Elerinden tutarak seninle bulutlara koşuyorum
Aşkın her şeye değer seni ölümüne seviyorum
Uykusuz gecelere seninle meydan okuyorum
Seni seviyorum
Sevdanla çılgınların en büyüğü olmak istiyorum
Her güne yeniden doğmak sevdanla yanmayı diliyorum
Bin yıl geçse de her anım seninle tükensin diyorum
Sana giden yolda ben kanatlanıp sana uçuyorum
Seni seviyorum
Senin olmadığın zamanlara dargınım yokluğunda üşüyorum
Uzaklarda sanma beni bir nefes kadar seni sende yaşıyorum
Bak yanımdasın sen kalbimde değil kalbimsin seni seviyorum
Ben senile sende yaşayıp son nefesimde gözlerine gömülmek istiyorum
Biliyorum aşkımı anlatmaya ne sözler nede bu kelimeler yeter
Bildiğim tek şey
Ömrümün sonuna kadar
Seni seviyorum diyebilmek istediğim
Seni seviyorum seni çok seviyorum
Alıntı: HASAN DAĞ
16 Ekim 2013 Çarşamba
SEN GELSEN YETER...
Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden…
Dağ başı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter…
Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter…
Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter…
Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır, sende naz…
Gündüzünden vazgeçtim, düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter…
Duymasa da hiç kimse
Şâir gönlümün, sende karar kıldığını.
Ve içimin şerha, şerha yarıldığını
Sen bilsen yeter…
Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi.
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek.
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter…
YAVUZ BÜLENT BAKİLER
14 Ekim 2013 Pazartesi
AKLIMA SENDEN BAŞKA BİRŞEY GELMİYOR
Aklima Senden Başka Birşey Gelmiyor
Kelimeler eskiyor neyi ne zaman söylesem,
hepsi sensin
Aklima senden başka birsey gelmiyor,
desem ki gurbetteyim
türküler ! uzun, gurbet sensin
türküler sen,
desem ki yalnızim daglarda
günler bitmiyor, yalnızlik sen,
dağlar sen, günler sensiz.
Aklima senden baska birsey gelmiyor.
Aklim sende, sen yüregimde,
yüregim temasada gözlerini,
gözlerin üzüm baglarında temmuz ayinda
bagbozumuna zaman var.
Gözyaslarımi topluyorum simdi,
üzümler toplanirken saraba katacagim,
en tatli saraba senin adini koyacagim
ve sarhos olacagim daha
içmeden bir yudum.
Ben böyle bir sevdayı binlerce yil önce
bir kitapta okumustum,
lakin unutmustum,
yasarken aklima geldi,
oysa yasanilmasi mümkünsüz bir
masal demistim okurken o destani,
yasamayan bilemez bu yasanani,
aklima senden başka bir sey gelmiyor.
Güzellik için sözler ariyorum,
aklima senden baska birsey gelmiyor,
konusacak konular suradan buradan
geçmis ve gelecekten,
aklima senden baska birsey gelmiyor.
siir yazmak için oturuyorum,
içimde coskular tasıyor,
kagitlara dökeceğim duygularimi
kalemim hazir yazacağim ne yazacagim,
aklima senden baska birsey gelmiyor.
Bayram yaklasiyor sehir civil civil,
kalabaliklar sevinçli,
hediyeler alacagim bu bayram
sevdalarimi giydirecegim,
aklimda kalanlara kartlar gönderecegim
aklima senden baska kimse gelmiyor.
Bir şarki dinlerken hayal kuruyorum,
sigaramı çekiyorum derinden,
gözlerim daliyor, ufukta gün batiyor,
biriyle gidip konussam diyorum
aklima senden baska kimse gelmiyor.
Canim SIKILDIGINDA efkar bastiginda beni,
yapayalnız yürümek istemiyorum,
birini ariyorum yanimda,
aklima senden başka kimse gelmiyor.
Ve yüreğinde okyanus taşıyan adam
yaşamamin sebebini arıyorum
aklima senden başka birsey gelmiyor...
ÖMER KÖROĞLU - AKLIMA SENDEN BAŞKA BİRŞEY GELMİYOR
Kelimeler eskiyor neyi ne zaman söylesem,
hepsi sensin
Aklima senden başka birsey gelmiyor,
desem ki gurbetteyim
türküler ! uzun, gurbet sensin
türküler sen,
desem ki yalnızim daglarda
günler bitmiyor, yalnızlik sen,
dağlar sen, günler sensiz.
Aklima senden baska birsey gelmiyor.
Aklim sende, sen yüregimde,
yüregim temasada gözlerini,
gözlerin üzüm baglarında temmuz ayinda
bagbozumuna zaman var.
Gözyaslarımi topluyorum simdi,
üzümler toplanirken saraba katacagim,
en tatli saraba senin adini koyacagim
ve sarhos olacagim daha
içmeden bir yudum.
Ben böyle bir sevdayı binlerce yil önce
bir kitapta okumustum,
lakin unutmustum,
yasarken aklima geldi,
oysa yasanilmasi mümkünsüz bir
masal demistim okurken o destani,
yasamayan bilemez bu yasanani,
aklima senden başka bir sey gelmiyor.
Güzellik için sözler ariyorum,
aklima senden baska birsey gelmiyor,
konusacak konular suradan buradan
geçmis ve gelecekten,
aklima senden baska birsey gelmiyor.
siir yazmak için oturuyorum,
içimde coskular tasıyor,
kagitlara dökeceğim duygularimi
kalemim hazir yazacağim ne yazacagim,
aklima senden baska birsey gelmiyor.
Bayram yaklasiyor sehir civil civil,
kalabaliklar sevinçli,
hediyeler alacagim bu bayram
sevdalarimi giydirecegim,
aklimda kalanlara kartlar gönderecegim
aklima senden baska kimse gelmiyor.
Bir şarki dinlerken hayal kuruyorum,
sigaramı çekiyorum derinden,
gözlerim daliyor, ufukta gün batiyor,
biriyle gidip konussam diyorum
aklima senden baska kimse gelmiyor.
Canim SIKILDIGINDA efkar bastiginda beni,
yapayalnız yürümek istemiyorum,
birini ariyorum yanimda,
aklima senden başka kimse gelmiyor.
Ve yüreğinde okyanus taşıyan adam
yaşamamin sebebini arıyorum
aklima senden başka birsey gelmiyor...
ÖMER KÖROĞLU - AKLIMA SENDEN BAŞKA BİRŞEY GELMİYOR
13 Ekim 2013 Pazar
UZAKTAN SEVMEK
"Seni uzaktan seviyorum...." diye düşündü kadın içinden. "Yaklaşmadan, anlatmadan, anlaşılmadan.... Ben seni beklentisiz seviyorum. Hiçbir şey ummadan, talepte bulunmadan, hayal bile kurmadan. Kendi içimde taşıdığım sessiz sedasız bir sır bu. Ben belki de senden çok bu sırrı seviyorum."
Sırrın senden bile güzel çünkü, senden bile özel. Sırrın bir billur kadeh, kırılmasın diye yüreğimde taşıyorum. Sırrın nazenin bir mum alevi, sırf yanmaya devam etsin diye karanlığı gündüze yeğliyorum. Kimse bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor. Hem kim ne anlar? Ateş bu, hep düştüğü yeri yakar. Bense ne bir şeyleri değiştirmek peşindeyim, ne bir yere varmak. Ne sahip olmak derdindeyim, ne kendimi kanıtlamak. Her şey olduğu gibi kalsın istiyorum. Ben hep bir sıfır mağlup olayım; sen hep uzak bir hayalden ibaret. Sen olduğun gibi kal. Ulaşılmaz. Dokunulmaz. Koklanılmaz. Ben olduğum gibi. Dünya olduğu gibi. Merkez Efendi' nin dediği gibi, "her şey zaten dengede ve ahenkte, canım efendim. Her şey zaten merkezinde."
Ben senin ismini tarçın kokulu akide şekeri gibi tutuyorum ağzımda, damağımda, ruhumda. Kaygılarını biliyorum, yalnızlıklarını, kırgınlıklarını ve hırslarını da. Kalbinin ritmini duyuyorum; yanında olmasam, elini tutmasam da. Ruhunun en çirkef, suretinin en çirkin, zihninin en çiğ hallerini biliyorum; hiçbirini gözlerimle görmemiş olsam da. Ne bir mükafat verdin bana ne bir ceza. Ama cennetini de biliyorum, cehennemini de.
Seni olduğun gibi sevdim, tüm günahların ve arızalarınla. Uzaktan sevmenin en güzel yanı bu zaten. Kimseyi değiştirmeye kalkmıyorsun. Her şeyi olduğu gibi kabulleniyorsun. Aynı gökkubbenin altında yaşadığımızı bilmek yetiyor bana. Başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz sema aynı, yıldızlar aynı, dolunay aynı. Bunu bilmek yetiyor bana. Umurumda değil ki nerede uyuyorsun, kimin yanında.
Bacağında şarapnel parçasıyla yaşayan bir asker gibiyim. Etimde yabancı bir madde, kemiğimde bir metal parçası gibi duruyor aşkın bende. Başkası duysa korkar, "aman" der. "Nasıl olur? Böyle de yaşanır mı?" Halbuki ben alıştım. Rahatsız etmiyor beni, onu anladım. Şarapnel ve ben, gül gibi geçiniyoruz, yanyana ama karışmadan birbirimize.
"Seni uzaktan seviyorum...." diye geçirdi adam içinden ve başını çevirdi. Bakmadı bile ondan yana. Bakması gerekmedi. Ne güzel uzaktan sevmenin rahatlığı, hafifliği, beklentisizliği. Herkesin habire birbirinin hayatı hakkında konuştuğu bu dünyada "biz" diye bir şey olmayınca, hakkımızda konuşacak bir şey de bulamıyorlar ya, ne güzel. Özgürlük işte!
Sen özgürsün. Dilediğin zaman gidersin aklının estiği yöne. Tutsaksın bir o kadar. Mecbursun kendi sorumluluklarına, alışkanlıklarına, hayatına. Yapışmışsın kabuğuna. Hayalimdeki sen gerçek senden daha özgür aslında. Görsen, hayalimdeki seni kıskanırsın.
Seni sevdiğimi söylememekteki ısrarım bu yüzden. Her şey böyle daha duru, daha güzel. Söylesem büyü bozulur. Zaman ağırlaşır, zaman hantallaşır. Doğallık kaybolur, konuşmalar yapaylaşır. Söylesem dünya durur, bir daha hiçbir şey aynı olmaz. Sen değişirsin. Bir başka hal gelir üzerine. Bir beklenti, bir istek, bir kıvanç, gizliden gizliye bir kibir siner bakışlarına. "Aşıklar kibirli olur" demiş şair. Sevdiklerini fethedilmiş bir kale gibi görmeye kalkarlar. Bense hayat boyu susmaya razıyım, o kibiri gözlerinde görmektense.
Sırrın senden bile güzel çünkü, senden bile özel. Sırrın bir billur kadeh, kırılmasın diye yüreğimde taşıyorum. Sırrın nazenin bir mum alevi, sırf yanmaya devam etsin diye karanlığı gündüze yeğliyorum. Kimse bilmiyor, bilmesi de gerekmiyor. Hem kim ne anlar? Ateş bu, hep düştüğü yeri yakar. Bense ne bir şeyleri değiştirmek peşindeyim, ne bir yere varmak. Ne sahip olmak derdindeyim, ne kendimi kanıtlamak. Her şey olduğu gibi kalsın istiyorum. Ben hep bir sıfır mağlup olayım; sen hep uzak bir hayalden ibaret. Sen olduğun gibi kal. Ulaşılmaz. Dokunulmaz. Koklanılmaz. Ben olduğum gibi. Dünya olduğu gibi. Merkez Efendi' nin dediği gibi, "her şey zaten dengede ve ahenkte, canım efendim. Her şey zaten merkezinde."
Ben senin ismini tarçın kokulu akide şekeri gibi tutuyorum ağzımda, damağımda, ruhumda. Kaygılarını biliyorum, yalnızlıklarını, kırgınlıklarını ve hırslarını da. Kalbinin ritmini duyuyorum; yanında olmasam, elini tutmasam da. Ruhunun en çirkef, suretinin en çirkin, zihninin en çiğ hallerini biliyorum; hiçbirini gözlerimle görmemiş olsam da. Ne bir mükafat verdin bana ne bir ceza. Ama cennetini de biliyorum, cehennemini de.
Seni olduğun gibi sevdim, tüm günahların ve arızalarınla. Uzaktan sevmenin en güzel yanı bu zaten. Kimseyi değiştirmeye kalkmıyorsun. Her şeyi olduğu gibi kabulleniyorsun. Aynı gökkubbenin altında yaşadığımızı bilmek yetiyor bana. Başımızı kaldırdığımızda gördüğümüz sema aynı, yıldızlar aynı, dolunay aynı. Bunu bilmek yetiyor bana. Umurumda değil ki nerede uyuyorsun, kimin yanında.
Bacağında şarapnel parçasıyla yaşayan bir asker gibiyim. Etimde yabancı bir madde, kemiğimde bir metal parçası gibi duruyor aşkın bende. Başkası duysa korkar, "aman" der. "Nasıl olur? Böyle de yaşanır mı?" Halbuki ben alıştım. Rahatsız etmiyor beni, onu anladım. Şarapnel ve ben, gül gibi geçiniyoruz, yanyana ama karışmadan birbirimize.
"Seni uzaktan seviyorum...." diye geçirdi adam içinden ve başını çevirdi. Bakmadı bile ondan yana. Bakması gerekmedi. Ne güzel uzaktan sevmenin rahatlığı, hafifliği, beklentisizliği. Herkesin habire birbirinin hayatı hakkında konuştuğu bu dünyada "biz" diye bir şey olmayınca, hakkımızda konuşacak bir şey de bulamıyorlar ya, ne güzel. Özgürlük işte!
Sen özgürsün. Dilediğin zaman gidersin aklının estiği yöne. Tutsaksın bir o kadar. Mecbursun kendi sorumluluklarına, alışkanlıklarına, hayatına. Yapışmışsın kabuğuna. Hayalimdeki sen gerçek senden daha özgür aslında. Görsen, hayalimdeki seni kıskanırsın.
Seni sevdiğimi söylememekteki ısrarım bu yüzden. Her şey böyle daha duru, daha güzel. Söylesem büyü bozulur. Zaman ağırlaşır, zaman hantallaşır. Doğallık kaybolur, konuşmalar yapaylaşır. Söylesem dünya durur, bir daha hiçbir şey aynı olmaz. Sen değişirsin. Bir başka hal gelir üzerine. Bir beklenti, bir istek, bir kıvanç, gizliden gizliye bir kibir siner bakışlarına. "Aşıklar kibirli olur" demiş şair. Sevdiklerini fethedilmiş bir kale gibi görmeye kalkarlar. Bense hayat boyu susmaya razıyım, o kibiri gözlerinde görmektense.
"Böyle adama
Yaklaşmaz hiçbir güzellik
Doğduğu günden beri kalbinde bir delik,
Almak için bütün sızıları içine."
Oğuz Atay tanısa, seni anlatmak için söylerdi bunları. Bütün sızıları içine çeken adamsın çünkü. Bir de beni almanı istemem o delik kalbine.
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek..... Uzaktan sevmek en güzelidir bazen...
Yaklaşmaz hiçbir güzellik
Doğduğu günden beri kalbinde bir delik,
Almak için bütün sızıları içine."
Oğuz Atay tanısa, seni anlatmak için söylerdi bunları. Bütün sızıları içine çeken adamsın çünkü. Bir de beni almanı istemem o delik kalbine.
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek..... Uzaktan sevmek en güzelidir bazen...
ELİF ŞAFAK - UZAKTAN SEVMEK
11 Ekim 2013 Cuma
10 Ekim 2013 Perşembe
SEN VAV OLDUN, BEN LAL..
"SEN VAV OLDUN, BEN LAL" dedin ya sevgili.. daha en başında vav duruşum geldi aklıma.. nasılda bir çırpıda "Seni seviyorum" demiştin.. ekran karşısında nasıl büzülüp kalmıştım.. nasılda utanmıştım..bütün bedenim bir küçük vav olmuşken, ruhum elif olup karşıma dikilmişti.. insan hiç görmediği, hiç tanımadığı birini sevebilir mi? sadece adını bildiği bir insanın karşısında, bu VAV haline dönüşmesi neden? konuşan dilim LAL oldu, yazan ellerim; tutmaz, gören gözüm ise AMA...
O zaman anladım sevdam, bu aşk beni halden hale sokacak.. bazen deli bir hasret yangını ile kuş olup uçmak istiyor yüreğim.. bazen en SUSKUN halimle zamanı seyredalmak hoşuma gidiyor. Hep bir hasret yangını, hep bir aşk acısı.. ne zaman elif olup dikilse, aklım karşıma, vav olmak hoşuma gidiyor ya, elifliğe geçemiyorum..
İşte gene o halden hale bürünmüşlüğümle karşındayım. Zaman denen cellat ne zaman bizim için akacak bilmiyorum.. okyanusun ortasındayım ya seninle; farklı akıntılara kapılmış gibiyim.. ne zaman ne ile karşılaşacağımı, ne hale bürüneceğimi bilmiyorum.. kestiremiyorum.. ama sabırlıyım.. eğer vuslat var ise sonunda ve teninin tek bir zerresine dokunacaksa parmaklarım, nefesini nefesimde hissedebileceksem bu karanlık gecelerden sonra, beklerim sevgili yolun sonunda ölüm bizi buluşturacakta olsa beklerim..
O zaman anladım sevdam, bu aşk beni halden hale sokacak.. bazen deli bir hasret yangını ile kuş olup uçmak istiyor yüreğim.. bazen en SUSKUN halimle zamanı seyredalmak hoşuma gidiyor. Hep bir hasret yangını, hep bir aşk acısı.. ne zaman elif olup dikilse, aklım karşıma, vav olmak hoşuma gidiyor ya, elifliğe geçemiyorum..
İşte gene o halden hale bürünmüşlüğümle karşındayım. Zaman denen cellat ne zaman bizim için akacak bilmiyorum.. okyanusun ortasındayım ya seninle; farklı akıntılara kapılmış gibiyim.. ne zaman ne ile karşılaşacağımı, ne hale bürüneceğimi bilmiyorum.. kestiremiyorum.. ama sabırlıyım.. eğer vuslat var ise sonunda ve teninin tek bir zerresine dokunacaksa parmaklarım, nefesini nefesimde hissedebileceksem bu karanlık gecelerden sonra, beklerim sevgili yolun sonunda ölüm bizi buluşturacakta olsa beklerim..
9 Ekim 2013 Çarşamba
Hayallerimizi satmadık ya
Gitmek cesaret ister ufaklık
Gidecegin yer neresi olursa olsun
Sevdiklerinle arana mesefe girince
Varış yerinin hiç bir anlamı kalmaz.
Vedalaşmakta zor iştir biliyo musun ?
Oturursun geminin kıçına.
Bakarsın sevdiklerine gittikçe ufalırlar ufalırlar kaybolurlar
O zaman anlarsın işte
Vedaşalmak asıl kalana değil gidene koyar.
100 defa söyledim sana hüzünlü değilim, mizacım böyle.
Bak şarabımla beraberim.
Çocukluğumdan beri hayaller kuruyorum
Şarabımdan Ayrılmadan hemde.
Ben şarabımdan Ayrılmıyorum.
O da bana bunca gidene rağmen hala hayal kurdurtmaya devam ediyor.
Ne olmuş yani büyük adam olamadıksa?
Hayallerimizi satmadık ya ?..
8 Ekim 2013 Salı
İPEK BÖCEĞİ...
Elimden biran olsun düşürmediğim, başucu kitabım Elif Şafak' ın AŞK isimli kitabını en nihayetinde bitirdim.. Okudukça kelimeler bir bir döküldü gözlerimden, her harfi, her heceyi öylesine yoğun içimde hissettim ki !!! iliklerim sızladı, içimdeki tarifsiz acının yerini bir an sevinç aldı.. ben aşıktım.. evet ben aşıktım.. belki bir çok insanın hiç başına gelemeyecek türde ama her seferinde ölmeyi bekleyen müptela aşık.. içimdeki bu büyük derin aşk beni mutlu etti.. kitabın her sayfasında can alıcı bölümler insanın dikkatini çekiyor, bir sonraki sayfada acaba ne okuyacağım diye merakla çeviriyorsun.. kitapta bir dialog vardı. Şöyle ki;
Tebrizli Şems gönlündekini paylaşacak bildiklerine mirasçı olacak bir can yoldaşı, ruhdaş aramaktadır. O kişiyi bulmadan huzura eremeyecek, içindeki derin boşluk kapanmayacaktır. Rumî de aynı boşluğu içinde hissetmekte ve o da bir can yoldaşı aramaktadır.
Lakin kim Tebrizli Şems’i bu ateşten uzak tutabilir?..
Ancak Rumî’ye yoldaş olmak ateşe çıplak ayakla dalmak gibidir, derin uçurumlardan atlamak gibidir..
Efendi Baba Zaman, yola çıkmadan evvel Şems’e şunları söyler:
-”İpekböceği kozadan çıkarken alın teriyle ördüğü ipeği yırtıp parçalar.. Bu yüzden çiftçiler ya ipeği seçerler, ya ipekböceğini.. İkisini birden koruyamazlar..Çoğu zaman ipeği kurtarmak için ipekböceğinin canını alırlar.. Bir tek ipek mendil için bilir misin yüz ipekböceği can verir?”
Ve Şems yola çıkarken cevap verir:
_”Bu hikayede benim payım ipekböceğininkine benzer.. Rumî ipektir, ilmik ilmik örülecektir.. Vakit tamam olunca ipeğin bekası için ipekböceğinin ölmesi gerekir..”
Cancağızım, Aşık olunca kelimeler kıfayetsiz kalıyor, bu kitap tüm kelimeleri bir araya toplamış.. mana kazandırmış..
Umarım hediyeni beğenirsin :)
Tebrizli Şems gönlündekini paylaşacak bildiklerine mirasçı olacak bir can yoldaşı, ruhdaş aramaktadır. O kişiyi bulmadan huzura eremeyecek, içindeki derin boşluk kapanmayacaktır. Rumî de aynı boşluğu içinde hissetmekte ve o da bir can yoldaşı aramaktadır.
Lakin kim Tebrizli Şems’i bu ateşten uzak tutabilir?..
Ancak Rumî’ye yoldaş olmak ateşe çıplak ayakla dalmak gibidir, derin uçurumlardan atlamak gibidir..
Efendi Baba Zaman, yola çıkmadan evvel Şems’e şunları söyler:
-”İpekböceği kozadan çıkarken alın teriyle ördüğü ipeği yırtıp parçalar.. Bu yüzden çiftçiler ya ipeği seçerler, ya ipekböceğini.. İkisini birden koruyamazlar..Çoğu zaman ipeği kurtarmak için ipekböceğinin canını alırlar.. Bir tek ipek mendil için bilir misin yüz ipekböceği can verir?”
Ve Şems yola çıkarken cevap verir:
_”Bu hikayede benim payım ipekböceğininkine benzer.. Rumî ipektir, ilmik ilmik örülecektir.. Vakit tamam olunca ipeğin bekası için ipekböceğinin ölmesi gerekir..”
Cancağızım, Aşık olunca kelimeler kıfayetsiz kalıyor, bu kitap tüm kelimeleri bir araya toplamış.. mana kazandırmış..
7 Ekim 2013 Pazartesi
MİLADIM
Elif Şafak AŞK kitabında ne demiş: "Bir taş, nehre düşmeye görsün, pek anlaşılmaz etkisi. Hafiften aralanır, dalgalanır suyun yüzeyi; çıkardığı tıp sesi akıntının ortasında kaybolur. Ama bir de göle düşsün aynı taş...Etkisi çok daha kalıcı ve sarsıcı olur. O taş var ya o taş, durgun suları savurur. Taşın suya değdiği yerde
evvela bir halka peydah olur, halka tomurcuklanır; tomurcuk şekillenir,
açar da açar; tomurcuk katmerlenir. Göz açıp kapayıncaya kadar, ufacık
bir taş ne işler açar başa. Nehir alışıktır karmaşaya, deli dolu akışa.
Atılan taşı içine alır, benimser, sindirir ve sonra da unutur kolaylıkla. Gel gelelim göl hazır değildir böyle dalgalanmaya.
Tek bir taş bile yeter onu altüst etmeye, taa dibinden sarsmaya. Göl,
taşla buluştuktan sonra, bir daha eskisi gibi olmaz, olamaz."
Ben bir gölüm ve sen o gölün içine düşen taşsın.. beni öylesine, derinlerimden etkiledin ki, istesemde eski ben olamam artık.. "aşk bir milad demektir... "aşktan önce" ve "aşktan sonra" aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir.."
Ben bir gölüm ve sen o gölün içine düşen taşsın.. beni öylesine, derinlerimden etkiledin ki, istesemde eski ben olamam artık.. "aşk bir milad demektir... "aşktan önce" ve "aşktan sonra" aynı insan olarak kalmışsak, yeterince sevmemişiz demektir.."
6 Ekim 2013 Pazar
AŞKIN YOLU - TAKE ME HOME
Sevgi... sevgi paylaşmaktır ve paylaşımlar arttıkça sevgi çoğalır.. içimdeki derin sevgim, sana duyduğum büyük aşkın neticesi !!! paylaşımlarımıza bugün bir yenisini daha ekledim..
Bugün iki kişilik izledim filmi, sen alt yazısını yazdın, ben filmi oynadım.. iki kişilik yedim mısırımı.. ve iki kişilik güldüm iki kişilik ağladım.. anılarımıza anı kattım..
5 Ekim 2013 Cumartesi
KYON - NEDEN
BARFİ.. !!!
why not you me,
walk barefooted on the curvy paths
come, let's wander, oh mad one..
why not you n me,
go madly beyond the known paths,
come, let's wander, oh mad one..
In these sparkling eyes,
in these shining styles,
hidden somewhere,
are which thoughts, o mad one?
walk barefooted on the curvy paths
come, let's wander, oh mad one..
why not you n me,
go madly beyond the known paths,
come, let's wander, oh mad one..
In these sparkling eyes,
in these shining styles,
hidden somewhere,
are which thoughts, o mad one?
why not you me,
walk like mad, drunk in the intoxication of life itself,
come, let's wander, oh mad one..
why not you n me,
look for leisurely shade in the gardens..
come, let's wander, oh mad one..
In these humming weathers,
In these rustling winds,
why do you see with all that interest,
how's your condition, o mad one?
walk like mad, drunk in the intoxication of life itself,
come, let's wander, oh mad one..
why not you n me,
look for leisurely shade in the gardens..
come, let's wander, oh mad one..
In these humming weathers,
In these rustling winds,
why do you see with all that interest,
how's your condition, o mad one?
neither you spend words,
now shall I spend words..
with the small stones of eyes,
we'll break the windows of silence,
and then meet the eyes n talk freely..
neither you spend letters (the ones that make words)
nor shall I spend letters,
I'll write with the ink of sight,
a thousand letters, silence, scoldings, for you,
Will send on your address..
now shall I spend words..
with the small stones of eyes,
we'll break the windows of silence,
and then meet the eyes n talk freely..
neither you spend letters (the ones that make words)
nor shall I spend letters,
I'll write with the ink of sight,
a thousand letters, silence, scoldings, for you,
Will send on your address..
Listen, the life makes noise,
see, the life calls us..
(and says) whatever you have to do, do it today,
don't procrastinate it, o mad one..
see, the life calls us..
(and says) whatever you have to do, do it today,
don't procrastinate it, o mad one..
why not you me,
walk barefooted on the curvy paths
come, let's wander, oh mad one..
why not you n me,
go madly beyond the known paths,
come, let's wander, oh mad one..
In these sparkling eyes,
in these shining styles,
hidden somewhere,
are which thoughts, o mad one?
walk barefooted on the curvy paths
come, let's wander, oh mad one..
why not you n me,
go madly beyond the known paths,
come, let's wander, oh mad one..
In these sparkling eyes,
in these shining styles,
hidden somewhere,
are which thoughts, o mad one?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Sana gelmek bana imkansız, atlada gel aşkım.
Sevdalılar el ele biz uzak uzak..
Tasalanma, tasalanma, yıldızlar topladım tak saçlarına,
Yokluğunda şiir yazdım, hasretin resmini çizdim.
Seni seviyorum desem rüzgar getirir mi sana,
Seni özledim desem hissedersin, özlemler karşılıklı olunca,
Yağmur, sicim sicim yağar karanlıklarda
Ben oturmuşum hendeğin başında bir kayaya
Başım omzumda bakıyorum ufuklara,
Ayağımda yok bir pranga, ama hendek gibi engeller gönlümde,
Karanlıklar içinde acılarım çoğalıyor,
Beynim acıyor, kalbimden parmak uçlarıma kadar vuruyor.
Sisli her yan, ufkum kapanmış gelecek misin telaşı yüreğimde.
Bakıyorum ama seni göremiyorum
Mutlu aşklar, mutlu sonlar yalan be gülüm,
Acısız hasretsiz Aşklar sevdaya dönüşmüyor.
Sevda kalıyor ellerimize bir yavru kedi gibi,
Çaresizlik iniyor beynimizden kalbimize.
Sabır diyor, ama...
Özlüyorum seni be kadınım
Özlüyorum seni...